 
									Ekonomi analistleri, 2025 yılı için dünyanın en müreffeh ülkelerini belirledi. Uniwide tarafından GSYİH, kişi başına düşen gelir ve yaşam standartları gibi kriterlere göre hazırlanan listenin zirvesinde yine tanıdık ama bir o kadar da şaşırtıcı isimler var: Lüksemburg, Singapur ve İrlanda.
Bu ülkelerin ortak sırrı ise zengin doğal kaynaklara sahip olmak yerine, akıllı ekonomik politikalar ve yatırımcı dostu bir ortam yaratmaları.
Fransa, Belçika ve Almanya arasında kalmış bu küçük ülke, dünyanın en zengin ülkesi unvanını koruyor. Başarısını petrol veya doğal gaz gibi kaynaklara değil, istikrarlı mevzuatına ve şirketler için sunduğu düşük vergi oranlarına borçlu. Bu durum, Lüksemburg’u uluslararası yatırımlar için bir cazibe merkezine dönüştürüyor.
Aylık ortalama 6.750 Euro’yu bulan maaşlar ve 2.500 Euro’luk asgari ücret ile Lüksemburg, bu alanda dünya lideri. Ülke, uyguladığı kademeli vergi sistemi sayesinde servetin adil dağılımına önem veriyor ve zengin ile yoksul arasındaki uçurumun açılmasını engelliyor.
Bir zamanların yoksul balıkçı adasının, gezegenin en modern teknoloji merkezlerinden birine dönüşüm hikayesi, Singapur’un ekonomik başarısının temelini oluşturuyor. 1959’da başbakan olan Lee Kuan Yew’in liderliğinde başlatılan reformlar; yolsuzlukla amansız mücadele, eğitime yatırım, yüksek teknolojiye odaklanma ve düşük vergiler üzerine kuruluydu.
Ticaret yollarının kesişim noktasındaki stratejik konumu ve modern limanı da ülkenin zenginleşmesine büyük katkı sağladı. Singapur, 50 yıl gibi kısa bir sürede “birinci dünya” ekonomisine sahip bir güç haline geldi.
Avrupa’nın en zengin ikinci ülkesi olan İrlanda’nın başarısı, diğer finalistlerle benzer bir formüle dayanıyor: Düşük kurumlar vergisi ve teknoloji devlerine sağlanan kolaylıklar. Meta, Apple, Microsoft ve Intel gibi devlerin Avrupa merkezlerini burada kurması, ülkenin GSYİH’sini rekor seviyelere taşıdı.
Ana dilinin İngilizce olması ve Brexit sonrası dönemde İngiltere’ye alternatif olması, dünyanın dört bir yanından yetenekli uzmanları ülkeye çekiyor. Ancak yüksek yaşam maliyetleri, konut krizi ve GSYİH rakamlarının “şişirilmiş” olabileceğine dair eleştiriler de ülkenin karşılaştığı zorluklar arasında yer alıyor.







